TarihSayfası tarihsayfasi.com



warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/tarih/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

Sultan 2. Selim

Yeniçerilerinin içinde yetişmiş, Osmanlı fütuhatının her bi­rinde imzası olan Yeniçeri askerinin kıymetli ve sanatkâr ev­lâdı Mimar Sinan, fetih ordularının bir çok suları aşması için yaptığı köprüler, muhasara vasıtaları, çeşmeler, mescidier, camiler, kemerler manzumesine kendisinin deyimiyle «usta­lık eserim» dediği Selimiye Camiini Edirne şehrinde yedi se­nelik bir çalışmadan sonra meydana getirmiş dünyanın en büyük kubbesini havi Ayasofya Camiinden bu imtiyazı alıp ondan iki arşın daha geniş bir kubbeli Selimiye Camii mey­dana getirmiştir. Şimdi yeri gelmişken halk arasında anlatı­lan bir hikâyeyi anlatalım, kim ki bundan bir ders çıkara...

«Mimar Sinan; camii şerifi bitirmiş, açılışını yapmak üzere Hazreti Padişahın geleceği günü bekerken caminin etrafında geziyordu. İki çocuğun bir minareye bakıp kendi aralarında konuştuklarını tekrar bakıp birtakım işaretler yaptıklarını gö­rür, yanlarına yaklaşır ve sorar:

Çocuklar o minareye bakıp bakıp birşeyler konuşuyorsu­nuz, acaba ne var?

Çocuklar cevap verir:

— Abe amca görmez misin de şu minareye yamuktur. Mimar Sinan sükunetle bakar ve bir göz aldanması oldu­ğunu anlar.

Zigetvar kalesinin İslâm'ın eline geçmesinden sonra san­cak beylerinden Mahmud Bey'in esir düşmesi bazı küçük ka­leleri muhafaza eden bey'lerin geri çekilmesi bu kalelerin Avusturyalıların eline geçmesi Devleti Osmaniyye'nin meş­hur Pertev Paşası ki, o zaman üçüncü Vezir idi. Onbeşbin Ta­tar askeri ile oralarda bir dolaşmış ve seksenbeşbin kişiyi esaretine almıştı. Bu durumdan bîzar olan Avusturya İmpa­ratoru Maksimilyen üç elçisini son derece kıymetli hediyele­re hâmil olarak Hazreti Padişahın huzuruna göndermişti.

Bu üç elçi hediyelerini Hazreti Padişah, sadrazam ve İkin­ci, Üçüncü Vezirlere takdimden sonra yedi ay süren müzake­relerden sonra OndÖrdüncü içtimada sulh sekiz seneyi ve yirmibeş maddeyi havi olarak imzalandığında Hicrî 975/Mi-lâdî 1568 yılını gösteriyordu' Bu sırada İran ve Lehistan'dan gelen elçiler daha evvelki sulhu tecdide yâni yenilemeyi ta-leb ettiler.

Yeni padişah 2. Selim'in tahta cülusu sırasında Yeniçerilere cülus bahşişlerini anlatmıştık. Osmanlı tarihinde tahta geçen padişahlar daima orduya cülus bahşişi vermeyi âdet edin­mişlerdi. Halbuki Osmanlı Devleti kuruluşundan bugüne ka­dar geçen iki buçuk asrı mütecaviz ömründe daima ordusu ile kendisini göstermiş ve bütün dünyayı hallaç pamuğu gibi atan bu ordu bir cihan devletinin meydana çıkmasına bani olmuştu. Artık bütün dünya devletleri, merkezi devlette kâh elçilikler, kâh maslahatgüzarlar ile temsil ediliyor, o devletle­rin işleriyle meşgul olacak, onları görüşmelere kabui edecek devlet görevlilerinin de; ordunun savaş alanlarında kılıç şa­kırtıları, top sesleri arasında hizmet vermesi gibi dünya siya­set sahnesine savaşacaklarının bunun da bir nevi harp oldu­ğunu gören ve tesbit eden Hazreti Padişah 2. Selim, ecdadı­nın hilâfına başta ulema, bilginler, vezirler ve memurlara cü­lus bahşişini teşmil edip onları da malî hediyelerle görevleri­ne daha bir şevkle sarılmaları yoluna gitti.

Yukarıda da söylemiştik. Padişahın en önemli vaziferinin başında «İş bilene, kılıç kuşanana') hakkını vermektir. Hicrî 973/Milâdl 1567 yılında merhum Padişah Kaanuni Sultan Süleyman Han'ın Kaptan-ı Deryalığa tayin etmiş olduğu Ri­yale aynı zamanda Sakız Adası'nın fethi ile de vazifelendiril-misti. Sakız Adası o esnada Venediklilere bağlı idiyse de bir nevi muhtariyetle idare olunurlardı.

Piyale Paşa, 60 sefineyle Sakız Önlerine geldi. Cenevizliler kendisini karşıladılar. Bir çok hediye takdim ettiler. Piyale Paşa, Sakız Adası idarecilerinin ileri gelenlerinden 12 kişiyi gemiye davet edip kendilerini enterne etti. Böylece Ada'nın kendisini müdafaa etmesine fırsat vermeyip, Ada'ya asker çıkararak sessizce fethi tamamlayıp Ada'nın semalarında İs­lâm bayrağının şan ve şerefle dalgalanmasını müyesser kılan Allahü Zülcelâle şükür nazarları hediye eyledi.

Padişah 2. Selim merhum padişahın cenazesini karşıla­mak üzere yanına almış olduğu hafif süvari alayı ile gayet süratli bir yolculuk sonunda Belgrad'a vasıl oldu. Merhum Padişah'ın cesedi pâkî, tahnit edilmiş olarak bir arabada Belgrad'a geldi. Sokullu, sultan 2. Selim gelene kadar ordu­yu hümayuna Padişahı cennetmekânın nezle olduğu müna­sebetle arabasından çıkmadığını yayar ve ara sıra arabanın yanına gider, perdeyi aralar iradeyi seniyye alır gibi yaparak şüphede olanları bu şüphelerinden vazgeçirecek şekilde ha­reket ederdi. Bunda taki Sultan Selim, Belgrad'a gelinceye kadar muvaffak olmuştu. Suitan Selim geldiğine göre artık merhumun vefatını saklamakta bir mânâ görmediğinden ha­fızlara Kur'an-ı Kerim tilâvet ettirerek Yüce Sultanın irtihalini açıklattı. Bütün asker, güngörmüş serhat beyleri, paşalar, Ci­han Hükümdarı'nın vefatı haberini yanık sesli hafızlardan du­yunca içten gelen bir teessürle ağlamaya başladılar.

Kaanuni Sultan Süleyman Han Hazretleri dünyadaki öm­rünü şan ve şerefle kaparken dünyanın en kuvvetli ordusuna bir zafer, âlemi İslâm'a bir kale daha hediye eylemiştir.

Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa dirayet ve uzak görüşlü­lüğünü tarih sahnesinde bir daha tebarüz ettirerek İslâm' do­layısıyla Osmanlı Devletine bir hizmet daha sunmuştu. Bu hizmet Şanlı Padişahın irtihalini saklayabilmekti. Bunda mu­vaffak olduğu gibi, Veliahd Şehzade Selim Han'ı vaziyetten haberdar etmek üzere Hasan Çavuş'u Kütahya'ya bir tezkere ile göndermişti. Hasan Çavuş sekiz günde Kütahya'ya vâsıl olmuş ve taht'a davet mektubunu Sultan Selim Han'a sun­muştu. Kırküç yaşındaki Padişah, sekiz buçuk yıl sürecek saltanat ve hilâfetine başlamak üzere atını mahmuzlamış ve korkunç bir süratle İstanbul'un Kadıköy semtinde atının diz­ginini çekmişti. Kütahya'dan Kadıköy'e gelmek üç gün sür­müştü. Kadıköy'den Üsküdar'a geçen Padişah hemşiresi Mihrimah sultan'ın sarayına inmiş ve Padişah kaymakamı İs­kender Paşaya haber gönderip gereken hazırlıkların yapılma­sı buyurulmuştu.

Babası: Kânûnî Sultan Süleyman

Annesi: Hürrem Sultan

Doğum Tarihi: 1524

Vefat Tarihi: 1574

Saltanat Müd.: 1566-1574

Türbesi: İstanbul'dadır.

Son yorumlar