Saçlı Şeyh

Saçlı Şeyh

Sultan 4. Murad döneminde, padişahın emriyle öldürülen CJrmiye Şeyhi'nin kardeşinin oğlu Şeyh Mahmud adlı kişi, Saçlı Şeyh lakabıyla bu karışık devirde şan ve şöhrete ermiş­ti. Vaazlarının dinleyicileri binlerce kişiyi buluyordu. Bu ilgi­nin sebebini de Saçlı Şeyhin vaazlarında dile getirilen husus­lar, Osmanlı devletinin içinde olduğu başta siyasi sıkıntılar olmak üzere, güncel sayılacak bütün meselelere temas et­mesiydi. İşte bu Saçlı Şeyh Mahmud'un vaazlarından biri, İs­tanbul ahalisini adetâ galeyana getirdi. Şeyh efendi şunları dillendiriyordu: "Devletin ve milletin başına gelen felâketlerin arkası alınamıyor. Bunların böylece devamı bitmeyecek gibi görünüyor çünkü tesir eden unsurlar izâle edilmedikçe, orta­ya çıkan eser çok edilemez."

Şeyhin bu vurgulaması, valide sultanların devlet işlerine karışmamaları gerektiğine dönüktür. Tabii bu ifadede en ön­de gelen hedef Kösem Mahpeyker Valide Sultan olmakla be­raber, diğerlerini de kapsadığı kesindi. Saçlı Şeyh'e göre; "..esasında ecnebi ve çarşı mah olan sarayın mensupların­dan bir hanım, kazaen bir şehzadeye valide olmasıyla işlerin başına geçmeye fırsat bulmuş oluyor. Halbuki buna ne durumu ne de geçmişi uygunluk arzetmiyor ve arzetmezde. Dev-let işlerine yetersizlikleri nasebiyle kifayetsiz iktidarların sahi­bi oluyorlar. Muktedir olamayan iktidarları ülke ihtiyacını Karşılayamaz bir idarenin müsebbibi oluyorlar. Diyor ve te­davi olarak çözümü ise payitaht dışındaki vazife sahiplerinin ileri gelenleriyle evlendirilip, elleri idareden çekilmeli

Bu tedavi şeklinin, çirkinliği, tatbiki gayri mümkünlüğü, padişah ailesine, hele hele aynı zamanda halife sıfatı taşıyan padişahın Sultan Hanımlarının böyle bir muameleye muha­tap kılınmasını talep eden Saçlı Şeyh önce hastaneye yatırıl­dı, bilahire de yakınları ile birlikte sürgüne gönderilmesi ger­çekleşti. Böylecede millet; padişah ailesinin kendilerine bir emanet olduğunu ve onlara sahiplenmek gerektiğini idrak ne bu saçmalığa pirim vermedi. Teklif sahibini vatanın başka bir köşesinde inzivaya etme inceliğini gösterdi. 1924'Ier Türki­ye'sinde gecenin yarısında bir kanunla 623 yıl hizmetinde ol­dukları milleti ve toprakların birer ferdi olan hanedan üyeleri­nin vatan cüda edilmelerini seyredenler, bu hanedanın yâd ellerde çektiklerinin (çok minik bir kısmı hariç olmakla) bi­gânesi olarak yaşamaları, 1658'lerdeki ced'lerinden insanlık açısından ne kadar geri düştüklerini gösteren bir misal sayı­yorum. Şeyh efendi'nin sürgünü, açılmış münakaşa kapıları­nın tamamının kapanmasına kifayet etmedi. Tâ ki, büyük vezirazam Köprülü Mehmed Paşa'nın bu münakaşaları biti­ren müdehalesine kadar devam etti.
Top