ihya.org

Osman Gazi

1. Osman Gazi Han

Padişahlık Sırası 1

Saltanatı 27 Yıl
Cülûsu 1281, 1284, 1299
Babası Ertuğrul Gâzi Bey
Annesi Hayma Ana
Doğumu 1258
Vefâtı 1326
Kabri Bursa'da Osman Gâzi Türbesi'ndedir
Erkek Çocukları Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey.
Kız Çocukları Fatıma Hatun

Osmanlı sultanlarının ilki. Dünyânın en uzun ömürlü hânedanının ve en büyük devletlerinden Osmanlı Devletinin kurucusu. 1258 tarihinde Söğüt'te doğdu. Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundan Ertuğrul Gâzinin oğludur.

İslâm terbiyesiyle yetiştirildi. İslâmi ilimler öğretildi. Devrin örf ve âdetince mükemmel bir askeri tâlim ve terbiyeyle yetişti. Ertuğrul Gâzinin silâh arkadaşı ve kumandanlarından kılıç kullanmayı, kargı savunmayı, ata binmeyi öğrendi. Onların gazâlarını dinledi. Yaptıklarından ibret alarak, gençliğindeb itibâren gazalara katılıp, zaferler kazandı, kumandanlık vasıflarını geliştirip kuvvetlendirdi.

Bursa'nın Fethi ve Osman Gâzi'nin Vefatı

Sultan Osman, Bursa'yı fethetmek ve Osmanlı Devleti'nin payitahtı yapmak istiyordu. Fakat Bursa'nın üzerine yapıla­cak sefer ve bu seferin icabı olan savaş çok kanlı olacağın­dan, birçok insanın telef ve İslâm mücahidlerinin şehid sayı­sının artacağını, ileri görüş ve müslüman olmanın basiretiyle anladığından, Kaplıca ve dağ taraflarında iki hisar yaptırdı. Birisine, kardeşinin oğlu Aktimur'u, diğerine de Balabancık adlı mücahidi kumandan tayin ederek onlara: «Buradaki hal­kın kalbini fethetmeye bakınız. Çünkü Din'i Mübin-i İslâm, ilkönce insana hitab eder.» deyip nasihatte bulundu.

Aktimur ve Balabancık, sultanlarının tavsiyesine aynen uydular ve oradaki halkı kendilerine bağlamasını bildiler. O ahalide, onlara kendikilerinden yiyecek veriyorlardı. Bu dav­ranışları sayesinde, Bursa muhasarası uzun sürmesine rağ­men, müvahhidler hiç yiyecek sıkıntısı çekmediler.

Bursa muhasarası devam ederken, Sultan Gazi, Bolu, Kandıra, Akyazı ve Kanarya civan ile Sakarya nehrinin her iki yakasını da ele geçirdi. Buraları, savaşta başarı gösteren gazilere, yani mücahidlere tımar olarak verdi.

Osman Gâzi'nin Hanımları ve Çocukları

Değerli araştırıcı M. Çağatay Üluçay'ın TTK (Türk Tarih Kurumuyayınları) arasında çıkmış bulunan Padişahların ka­dınları ve kızları adlı çalışma en dakik bir çalışmaların başın­da gelmektedir. Biz bu çalışmada birinci kaynak olarak bu çalışmayı gözönüne alırken tabii ihtilaflı hâllerde diğer kay­naklara da atfu nazar edeceğiz. Bâlâ Hatun ahiler'in unutul­maz şeyhi, Şeyh Edebalı Hz. lerinin kızıdır. Bazı târihlerde adı Râbia olarak geçerken, kimilerindede Mal hatun şeklinde geçmektedir nitekim bizim çalışmamızda da öyle zikredil­mektedir. Bu hanımefendinin doğum tarihi ve Osman Gazi ile izdivaç yaptığı târih net olarak belli değildir. Bâlâ Hatun Osman Gâzi'nin oğlu Alaadin'i dünya'ya getirmiştir. Daha sonraları babası Şeyh Edebalı'nın yanında geçiren Bâlâ Ha­tun 724/1324 târihinde Bilecik'de vefat etmiş ve hemen ba­basının tekkesinin yanında bulunan türbesine defnolundu. Diğer bir hanımı ise Osman Gâzi'nin Mal Hatun diye bilinen ve Ömer Bey adlı bir zâtın kızıdır. Bu hanımında evlilik ve vefat târihi bakımından söylenebilecek bir zaman dilimi o yüzyılı ifade etmekten öteye gidememektedir.

Moğolların Kayser'e Yardımı

İlhaniler Hükümdarı Hüdabende, karısının teşvikiyle Moğollara, Bizans Kayser'ine yardım etmeleri için emirler gön­dermişti. Moğollar, Karahisar sahil şehrinde bulunan «Çavdar Tatarları» reisinin yanına toplanmaya başladılar. Sultan Os­man'ın düşmanı olan Germiyanoğlu'nun Türkmenlerinden bazıları da Tatarlar tarafına geçip büyük bir ordu meydana getirdiler.

İstihbarata çok önem veren Sultan Osman, bu ordunun Kütahya önlerine toplandıklarını haber alınca, oğlu Orhan Bey'i kumandan, danışmanlığına da Köse Mihal Bey'i vere­rek Eskişehir tarafına gönderdi. Bu sırada Tatarlar aniden müslümanlann pazarı olan Karacahisar pazarını basıp yağ­maladılar. Bu haber, Eskişehir taraflarında bulunan Orhan Bey'e geldiğinde, derhal harekete geçerek, yıldırım sür'atiyle Tatar Ordusunu Oynaşhisarı önünde yakaladı. Başlarında Çavdar aşireti reisi olduğu halde Tatarlar'ın hepsini yakaladı. Yenişehir'e götürdüğünde, babası Sultan Osman Gazi'den takdirkâr sözler işittiği ve ayrıca babasını hoşnut ettiği için sevindi. Esir ettiği Tatarlar'dan aldığı söz üzerine, kendilerini salıverdi. Bu olaydan sonra Çavdar Tatarları Osmanlı Devle­tine sadık kalmışlardır.

Mihal Bey'in Müslüman Olması

Sultan Osman'ın halis dostu, Harmankaya Tekfuru Köse Mihal de müslüman olmuş ve Osmanlı Beylerinden biri ola­rak gerek kendini, gerek çocuk ve torunları, Osmanlı Devle­ti, dolayısıyla İslam Dini'ne büyük hizmetlere bulunmuşlardır.

Sultan Osman ve Bizans

Günden güne kuvvetlenmeye başlıyan Osmanlı Devleti Bizans Kayserinin korkulu rüyası olmuştu. Çünkü Koyunhi sar savaşının galip kumandanlarından Kara Ali Alp, önünde ki tekfur askerlerini kovalaya kovalaya birçok yerleri fethet meye başlamış, hatta Mudanya önündeki Kalo Limmi adasının bile zabtetmişti. Bu adaya şimdi (Emîr Ali) İmralı adası denir. Bu arada Marmara nahiyesi ile Keşten kalesi de Os­manlı topraklarına katılmıştı.

Bütün bunlar gözünün önünde cereyan ederken, Bizans Kayser'i, çareyi Asya'nın hakimi durumunda olan Gazan han'a kızını ve birçok hediyeler göndermekte bulmuştu. Ga­zan Han ölünce, Moğol tahtına geçen Hüdabende Mehmed Han, Kayser'in kızıyla evlenerek, onun hatırı için Türkmen Beylerİ'ne ve bilhassa Osman Bey'e; «Kayser Devleti, Moğol Hanlarıyla anlaşma yapmıştır, kimse onun memleketine el uzatmasın!» diye fermanlar göndermişti.

Sultan Osman, bu fermana çok kızdı. Derhal mücahidleri toplayıp İznik'e, oradan İstanbul Boğazı'nda bulunan İstavroz köyüne kadar olan bütün Kayser memleketlerini çiğneyip geçti. Koçhisar'ı, Lefke'yi ele geçirdi. Akhisar ve Geyve Tek­furları da kendisine boyun eğdiler.

Osman Bey'in Sözüne Bağlılığı

Osmanlı'nın devletleştiğini gören Kete Tekfuru, bu devlet-leşmeyi önleyelim diyerek, Bursa Tekfuruna hatırlatmış, Bur­sa Tekfuru da diğer tekfurları toplayıp, kalabalık bir ordu ku­rarak doğruca Osmanlı topraklarına hücum etmişlerdi... Sultan Osman, durumu haber alınca, düşmanı Koyunhisar'dc karşıladı. Çok kanlı bir kavas neticesinde, tekfurlar ordusu mahv-ı perişan oldular. Ne var ki, Osman Gazi'nin yeğen Gündoğdu Bey, bu savaşta şehid olmuştu... Kestel Tekfuru bu savaşta ölmüştü. Bursa Tekfuru savaştan kaçarak Burs; kalesine sığınmıştı. Bütün bunlara sebeb olan Kete Tekfuru! ise Ulubat Tekfuru'na sığındı.

Sultan Osman Glubat'ı sardı ve ısrarla Kete Tekfuru'nt kendisine teslim edilmesi için zorladı. (Jlubat Tekfuru, Sultar Osman ve kendisinden sonra gelecek Osmanlı Sultanlannir lubat Köprüsünden geçmemeleri şartıyla Kete Tekfuru'nı vereceğini bildirdi. Sultan Osman: «Ben ve benden sonrakile bu köprüyü geçmeyecekler.» diye söz verdi. Bunun üzerine kendisine teslim edilen Kete Tekfuru'nu, gaziler Kete Kales önüne getirip öldürdüler. Kete ahalisi de Kete kalesini Os imanlılara teslim ettiler.

Osman Bey'in Saltanat Devri

Sultan Alâaddin'in tahttan indirilmesi ile Selçuklu Devîetİ ortadan kalkmış oldu. Bütün uç beyleri istiklallerini ilan etti­ler. Osman Gazi Hazretleri de kendi hükümetinde müstakil oldu ve bunun nişanı olarak, artık hutbeler de Osman Gazi adına okunuyordu. Böylece Osman Gazi H. 700 (M. 1301) senesinde umumun biatini almış oluyordu.

Sultan Osman, artık tahta oturmuş ve Kayi aşireti, Os­manlı Devleti olmuştu... idaresi altındaki vilayet ve kasabala­ra bey olarak tayinler yapıldı. Bunların içinde önemli tayin; Büyük oğlu Alâaddin Paşa'yı kayınpederi Şeyh edeb Ali'ye, hizmetinde bulunması için göndermiş olmasıdır. Bu, devlet reisinin tekke hizmetine en yakınını göndererek ona bağlılığı­nı zahirde de göstermesi ve Şeyhin manevî tasarrufunun, ha­yır dualarını Osmanlı Ülkesinin üzerine olmasının ricasıdir...

Bazı Kalelerin Fethi Ve Bizans'a İlk Tokat

Gazi Osman Bey, H. 689 (M 1299) ve 699 (M. 1300) se­nelerinde Köprühisari, Yurthisarı ve İnönü Kalelerini zaptet-tiklen sonra İznik şehrini muhasara etti. İznik şehrinin hıristi-yanlar için önemli bir yeri vardı. Şöyle ki: 400 çeşit İncil'in uzun müzakerelerden sonra 4'e indirilmesine karar verilen toplantının yapıldığı belde olmasından dolayı... İznik ahalisi Bizans'tan yarım istedi. Kayser derhal bir ordu hazırlayıp gönderdi. Bizans'ın İznik'e bir ordu gönderdiğini haber alan Gazi Osman Bey, durumu Sultan Alâaddin'e bildirdi. Sultan Alâaddin de, Afyonkarahisar Sancak Bey'ini, Osman Bey'e yardıma memur etti. Ne varki bu haberleşmeler yapılana ka­dar, Kayser ordusu İzmit Körfezine gelip kaleye girmiş ve İznik'in yardımına yetişmişti. Osman Gazi, derhal muhasarayı kaldırıp, bütün kuvvetiyle Bizans ordusuna saldırmış, birçok askerini öldürerek bozguna uğratmıştı. Kayser'in ordusu, o zaman için dünyanın en kuvetii ordularından sayılıyordu. Bu muvaffakiyet, Gazi Osman Bey'e daha bir alaka ve saygı du­yulmasını temin etti.

Bilecik'in Fethi Ve Yarhisar İle İnegöl'ün Durumu

Üç beylerinin birbirlerine girdiği dönemde Osman Gazi İs­lâm şehirlerine hiçbir şekilde saldirmayıp, yalnız cihad ile meşgul oluyordu.

Gazi Osman bey'in bu hasletleri bütün müslümanlan se­vindirdiği gibi, komşu tekfurların da düşmanlığını çekiyordu. Osman Gazi ise, sadık dostu Köse Mihal vasıtasıyla tekfurla­rın işlerine vakıf oluyordu. Bilecik Tekfuru da Osman Şah ile müttefik görünüyordu. Osman Bey, yaylaya çıkarken fazla eşyasını saklaması için Bilecik kalesine bırakırdı. Halbuki Bilecik Tekfuru samimi olmayıp tam bir riyakarlıkla hareket ediyor, öteki tekfurlarla birleşip, Gazi Osman Bey'in aleyhine çalışıyordu.

Köse Mihal'in düğününe giden Osman Bey'i pusuya dü­şürmek isteyen tekfurlar, Osman Bey'in maiyyetini kalabalık gördüklerinden korkup saldırıdan vazgeçtiler.

Osman Bey'in Savaşları

H. 691 (M. 1292) Senesinde Osman Gazi 1500 seçkin Oğuz süvarileri ile Harmankaya Tekfuru Mihal'in klavuzlu-ğunda Göynük tarafana yürüdü Sarıkaya üzerinden Beştaş köyüne vardı. Mudurnu tarafında oturan Samsa Çavuş'a ha­ber gönderdi. Oradaki Tekke Şeyhinin yardımlarıyla Sakarya Nehri'nin kolay olan geçidinden geçip Samsa Çavuş'la bulu­şarak onun rehberliğiyle Sorgun kasabası üzerine yürüdü. Kasaba halkı aman dileyince Samsa Çavuş Sorgunlulara ke­fil olup Osman Gazİ'ye bağlanmalarını temin etti. Göynük, Taraklı ve Yenice taraflarına giderek bütün bu bölgeleri yağ­maladı. Birçok ganimetler alarak geri döndü.

Eskişehir'de Pazar Bacı Vakası

Gazi Osman Şah Eskişehir'e gidince, Eskişehir hükümet merkezi oldu ve şehirde pazar kuruldu. Eskişehir'in, Kütahya eyaletine bağlı olduğunu iler .şüren Kütahya Bey'i Germiya-noğlu Alişar Bey, adamlarından birini Eskişehir'e gönderip, pazarda satılan mallardan vergi almak istedi. Gazi Osman Bey, gelen adamı kovdu ve pazar memurlarına ekmek parası diye her yükten ikişer akça alınmak üzere bac resmi koydu.

Bu meseleden dolayı Osman Şah ile, Germiyanoğlu ara­sında küçük bir çatışma oldu ve tabii kazanan yine Osman Bey...

Kütahya ve başka taraflardan gelen Türkmenler, Karacahisar'a yerleştiler. Bundan sonra Osman Gazi bazen Eskişe­hir'de, bazen Söğüt'te, bazen de Karacahisar'da oturur, memleketin gelişmesine, adaletin yayılmasına ve halkın haklarının korunmasına çalışırdı. Bu suretle şehirler şen, yol­lar emin ve halk rahatlık içinde idi.

Osman Gazi'nin Hutbede İlk Olarak Adının Yer Alması

Karacahisar'ın fethinden sonra Şeyh Edeb Ali'nin akraba­sından ve talebesinden olan Dursun Fakih'i hatib tayin etti. Dursun Fakih, büyük bir alim olup, Osman Gazi'nİn yaptığı savaşlara da iştirak edip, askere namaz kıldırırdı. H. 688 (M. 1289) Senesinde bir cuma günü Dursun Fakih hutbesini irad ederken, Selçuk Sultam'nın ismiyle beraber Gazi Osman Bey'in ismini de hutbede okudu. Osman Gazi ikametini Es­kişehir'e nakledince, Dursun Fakih hutbelerinde daima Gazi Osman Bey'in adını Selçuklu Sultanı ile beraber okumaya devam etti.

Hulâgu, Abbasi hilafetini ortadan kaldırdıktan sonra, İslâm ülkelerindeki sultanların ve emirlerin adına kendi memleket­lerinde hutbe okunmaya başlandı. Bir müddet sonra Abba-soğullanndan birine biat olunduysa da, o hiçbir işe karışmaz, Mısır sultam'nın tahta çıkışlarında ona kılıç kuşatır ve bir de menşur verirdi. Bu hilafetin zaytf ve tesirsiz hali, Yavuz Sultan Selim Hazretleri'nin hilafeti almasına kadar devam etti.

Gazi Osman Bey'e Beylik Beratının Gelişi

Selçuklu Sultanı H. 683 (M. Î284) senesi Ramazan-ı Şerifi başlarındaki tarih ile yazılı bir menşur gönderdi. Farsça yazıl­mış olan bu menşurda Osman. Gazi'ye:

«Saadetmenendi eazü ekrem ve kâmkân muazzam nâsirüddünya ved'din Ebu'n-Nasr Osman Şah, metfceanallahü bituli hayatihi ve yümni likaihi...» şeklinde hitab olunmuş ve zamanımızın şevketli hükümdarı, gündüz ve gecemizin aza­metli şahı şerefi diye vasıflandırılmıştır. Ayrıca bu menşurda Osman Bey'e adalet ve insaf ile şeriatın ahkâmına göre hareket etmesi, sulh isteyenlerle sulh içinde yaşaması, ahdine sadık kaiması, Cenab-ı Hakk'ın emri olan »emaneti ehline veriniz» fehvasınca, hükümdarlar için çok önemli nasihatleri ihtiva ediyordu. Cenab-ı Hakk'a itaat, onun şeriatini tatbik edenlere itaatle mümkün olduğu hatırlatılarak, Osman Bey ve memurlarının gösterilen yolda hareket etmelerinin Din-i İslâm'ın farzlarından olduğu bildiriliyordu. Bu menşurdan sonra Selçuklu Sultanı ile Osman Bey'in haberleşmesi kesil­miştir.

Gazi Osman Bey'in Çalışmaları

Osman Gazi'nin beyliğe seçildiği sıralarda, Konya Selçuk­lu sultanlığı inkıraza (yıkılmaya) yüz tutmuş ve büyük karı­şıklıklar içinde bulunuyordu.

Osman Gazi, yukarıda anlatılan manevi müjdelerin mana­sını müdrik bir bey olarak siyasetini, o müjdelerin istimatine göre tanzim ediyor, büyük bir vazifeyi devralmanın ve onu devam ettirebilmenin, kılıç kuvvetine dayanacağına inanı­yordu. İşte bu karışık devrede kuvvetlenebilmek için etrafın­daki tekfurlarla iyi geçinmeye gayret ediyordu.

İnegöl tekfuru Nikola, Osman Gazi'nin bu patırdılara karış-mıyarak kuvvetlendiğini hissediyor ve kuvvetlendikçe kendi­si de dahil her yeri ele geçirip hükmedeceğini anlıyordu. Bu­nu önlemek için diğer tekfurlarla ittifaka girişti.

Osman Gazi, derviş ve sevenleri vasıtasıyla bunu haber alınca, bunlarn birleşmelerini önlemek üzere İnegöl'ü fethet­meyi düşündü. Bu maksatla H. (683) (M. 1284) senesinde İnegöl yakınına bulunan Kolcahisar'i basarak, kaleyi yıktı ve birçok ganimetle geri döndü.

Top