TarihSayfası tarihsayfasi.com



warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/tarih/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

Fatih Sultan Mehmed Han

Padişah Hazretlerinin tek meşgalesi Kostantaniyye'nin fet­hi idi. Bazı vezirler ve sadrazam Halil Paşa fetihten pek ümit-var değildiler. Bu mesele dîvanda konuşulduğu zaman bazı itirazlarda bulunurlardı. Hatta bazı tarihlerde muhasara sıra­sında Bizans halkının ümidi kırılıp teslime hazırlandığı sırada güya, Halil Paşa haber göndermiş biraz daha dayansınlar, muhasara yakında kalkar, diye haber göndermiş de Bizans halkı yeniden gayrete gelmiş, muhasara o yüzden uzam:ş. Biz deriz ki, bu mümkün değildir Çünkü Çandarh ailesi, bu devletin kuruluşunda büyük vazifeler almış insanlardan mü­teşekkildir. Belki dîvanda itirazlarda bulunmuştur.

Çünkü bu yaşlı veziriazam, Timur belâsının devleti ne hal­lere düşürdüğünü görmüş, devr-i fetreti geçirmiş Osmanlı Devletinin ne fitne ve fesatlar içinde kaynadığını müşahede etmiş ne zorluklar geçirilerek bugünlere gelindiğini biliyordu.

Karamanoğlu meselesi münasebetiyle Anadolu tarafına geçmiş'plan Hazreti Padişah Bursa'dan Edirne'ye avdet ederken Kocaeli üzerinden Göksuya gelip Güzelce Hisar adıyla anılan şimdiki Anadolu Hisarının izine üstü açık mu­vakkat bir camii yaptırıp, otağını da Anadolu Hisarına hâkim bir tepeye kurdurup karşı kıyıda bir kale inşaasına başladı. Bu kalenin inşası için;

Derler ki;

Hz. Padişahın Anadolu Hisarının içine yaptırdığı muvakkat camiden sonra Otağı hümayununun Hisara hâkim bir tepeye kurdurmuş olması, Kayser'in dikkatini çeker ve elçiler gön­dererek maksatlarını öğrenmek ister. Gelen heyete Hz. Padi­şah «Kayser'e söyleyin bu sûr'un karşısına düşen yerde bir manda gönü kadar yer istiyorum, yoksa karşına çıkar oraları irademe alırım» der.

Elçiler, Kayser'in yanına dönerler ve durumu anlatırlar. Kayser «Zaten oralarda dahi hükmümüz pek sökmüyor, bari bir manda gönü (derisi) verin onun kadar bir yer onun olsun» der.

Konya hakimi Karamanoğlu hanedanın başında bulunan Karamanoğlu İbrahim bey; Selefi Mehmed Bey'in söylediği gibi «Bizim Osmanoğluyla olan düşmanlığımız mezara ka­dardır» düsturuna bağlı bir adamdı. Ne umduysa kendi malu­mudur. Bermutad isyana kalktı. MenteşeoğlUj Germiyanoğlu, Aydınoğlunu da bu isyana teşvik etmişti.

Ne varki İbrahim bey suçu unutmuştu. Genç padişah çok enerjik, kararlı ve büyük İşler yapacak meziyetlerle müceh­hez bir sultandı. Derhal anadolu Beylerbeyi İshak Paşa'ya or­duyu seferber edip hedefin Karamanoğlu olduğunu bildiren fermanını gönderen Padişah, kendisi de çabucak hazırlandı.

Karamanoğlu İbrahim Bey, kısa zamanda kuvvetli bir or­duyu karşısında bulacağını tahmin etmediğinden, ayrıca kendisine Anadolu'da taraftar olabilecek bir kuvvet bulama­dığından derhal aman diledi.

Sultan 2. Mehmed; selefleri gibi bu fitneye yumuşak kal­ma niyetinde değildi. O işi kökünden halletmek istiyordu. Fakat merhum babası vasiyyetinde; İki Cihan Serveri Efen­dimiz (s.a.v.)'in tebşiratına nail olması için yetiştirdiği oğlunu il işinin mutlaka Kostantaniyye (İstanbul'nin hesabını görme­si olmasını hassaten belirtmişti.

Derler ki;

Cennetmekân Sultan Murad'ı Sâninin, Cennetbahçelerine uçtuğunu bildiren haberi alan Sultan 2. Mehmed, derhal atı­na atlamış ve «Beni seven arkama düşsün» diye bağırarak Manisa'dan hareket etmişti. 2'nci defa cülus edeceği Os­manlı tahtının bulunduğu taht şehri Edirne'ye doğru birSeba rüzgârı hızıyla mesafeleri yutmaya başlamıştı. Üç gün içinde Gelibolu'ya geldi. Gelibolu'da iki gün dinlenip arkasından koşanları bekledi. Onları da bir intizama soktuktan sonra, is­tikbâle hükmedecek Sultan, Edirne'ye ilerledi. Devlet-i Os­maniye'nin ileri gelenleri, kumandanlar ve ahalî kendisini karşılamaya çıkıp tebrik ve taziyelerde bulunuyorlar ve mut­lu saltanatını müjdeliyorlardı.

Babası: Sultan II. Murad Han

Annesi: Hürfıâ Hatun

Doğum Tarihi: 1432

Vefat Tarihi: 1481

Saltanat Müd.: 1451-1481

Türbesi: İstanbul Fatih Camii Yanında Yatar.

Eskiler küllî olanı itinayla terkip eden bir eseri takdim ve takdir bâbında, “efrâdını câmi” ağyârını mâni’” derlermiş. Sultan Fatih deyince bir “kitap gibi adam” tasavvuru canlanır zihnimde. Zürriyeti mıstarına tarihin alınyazısı dizilmiş altın tezhipli mutenâ bir kitap. Tarih, bu, Kitab’a uygun Kitap gibi hayatın, hayatı kitabına uyduranların dünyasını tam orta yerinden nişanlayıp darmadağın edişindeki muhteşem heybete ve cazibeye adsız ve adedsiz şehîdanıyla şehadet getirmiştir.

Tarih, kökü mazide bir hâlin tercümanıdır. Sırf bunun için tarihî bir hadisenin her yönü tafsîlen izaha muhtaçtır. Ve bunun içindir ki bu yazı bir fetih masalı anlatmayacak; fetih sadece bir yönü ve neticesi olan nümune-i imtisâl bir hayatlar zincirinden bahsetmeye çalışacaktır.

17 Devlete Baş Eğdiren Büyük İslâm Kahramanı
FATİH SULTAN MEHMED HAN

"İmtisal-i câhidû-fillah oluptur niyyetim.

Dîn-i İslâmın mücerred gayretidir gayretim"

diyen Fatih, ömrünü bu gaye uğruna cihat etmekle geçirmiş büyük İslâm kahramanıdır.

Osmanlı Devletini dünyanın en muhteşem imparatorluğu haline getiren, ortaçağı kapatıp Yeniçağı başlatan, Bizans'ın paslı kilidini kırarak güzel belde İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed Han; sadece askerî sahada değil, ilim, irfan, medeniyet ve adalet sahalarında da dünyaya örnek olacak müşahhas örnekler sergilemiş ve İslama hakkıyle bağlılığın bütün ilerlemenin ana kaynağı olduğunu fiilen ispatlamış bir devlet büyüğüdür.

Son yorumlar