Yıldız Mahkemesi

Yıldız Mahkemesi

27/Haziran/1881'de Sultan Abdülaziz'in önce hâl edilme­sinden, bilahare intiharını? Cinayetmi? Meçhulünü bir hail ü fasl eylemeye kalkan 2. Abdülhamid Hân, Şeyhülislâmlar­dan Minkârizâdelerîn torunlarından bulunan Surûri Efendi daha sonrada hem paşa hemde vezirliğe tâyin olunan zât, Yıldız Mah kemesi riyasetine getirilmiş, heyet teşkil olunmuş­tur. Sanıklar eski padişah 5. Murad, validesi Şevkefza Kadı-nefendi, Arz-ı Niyaz Kalfa, eski sadrıazamlardan Mütercim Mehmed Rüşdü Paşa, Midhat Paşa, 2. Abdülhamid' in kızkarleri ile eV'' dâmadlardan Müşir Mahmud Celâleddin ve Müşir Nuri Paşalarla, sabık şeyhülislâm Hayrullah Efendi, Sultan Abdülaziz'in 2. mabeyncisi Fahri Bey ile mabeynciler-Aen Müşir Nâmık Paşa'nm oğullan Seyid ve Ali Beyler, mer­hum Abdülaziz hân'ın tahttan indirilmesinden sonra muhafız-hâına tâyin edilen Albay İzzet ile Binbaşı Necip Beyler ile Pehlivan Cezayirli Mustafa, Pehlivan Mustafa Ağa, Boyabadîı Mehmed Pehlivan tesbit edilmişler ve mahkeme önüne çıka­rılması temin olunmaya çalışılırken, sabık Askeri Mektepler Nâzın olan ve 93 harbinde başkumandanlık makamınada getirilen Süleyman Hüsnü Paşa, hâl işinde mühim bir rol üst ienmekle birlikte, bahsekonu savaşda hatalı ve sorumsuzca davranışları hasebiyle divan-ı harbe verilmiş suçu sabit gö­rüldüğünden Bağdat'a sürgün gönderilmiş ve bir dahada İs­tanbul'a dönememiş ancak o cezası kifayet eder kabul edil-mişki, Yıldız mahkemesine celbine lüzum görülmedi. Paris sefirimiz Sadullah Paşa'da mahkemeye getirtilmedi. Padi-şah-ı sabık 5. Murad'la, validesi Şevkefza kadmefendi hane­dan üyesi olması ve bunların Arz-ı niyaz adlı kalfaları da, Çı-rağan Sarayında adetâ hapis hâlinde olduklarından mahke­meye çıkarılmaktan istinkâf edildi. Manisa'da ölüm hastalığı­na yatmış bulunan Mütercim Rüşdü Paşanın ifadesi alındıy-sada pek makul ve yerinde addedilmediği gibi, hâîi mahke­meye çıkarılmasına engel görüldüğünden üzerinde ısrarcı olunmadı. Midhat Paşanın mahkeme edilmesine dâir Said Paşa'nın hatıratında yazdıklarına, Kıbrıslı Mehmed Kâmil Pa-Şa; Said Paşa'ya karşı yazdığı cevabi eserde Said Paşa'nın iddialarına karşı beyan da bulunurken aşağı aldığımız satır­larda, Abdülhamid'İn bu dâvanın açılmasına teşebbü sünde, blr kalfa'nın ifadesinin kendi şüphelerine güç kattığını göre-ceksiniz. Hâla yakın târih meraklılarının dikkat nazarlarını celbeden; Sultan Aziz vaka-i elîmesi ve bu olayın tertipçileri arasında yer alan Midhat Paşa mahkemesine dâir bazı malu­mata medar olacak beyanlarda bulunur. Bizde; bu beyanlarla sayfamızı süslemeyi uygun bulduk. Kâmil Paşa diyor ki: ".Said Paşa hz. leri hatıratının 55. sn. deki girişle 72. sh, nin bitimine kadar olan bölümü Midhat Paşa merhumun muhakemesine dâir meclis-i vükelâ ve meclis-i fevkalâde de, cereyan eden müzakereler vede ka,rarlara tahsis etmiş ve bunda takip edilen maksad, bir takım tafsilat içinde hafi olsada ifadenin siyak ve sibakından yine kendisini her zamanki gibi, tebrie ettirmek başkalarına ise ka-bahat yüklemek için kaleme aldığı rahatça anlaşılıyor."satırları­nı kaleme almış bulunan Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa şöyle devam etmekte: ".Hatıratın 58. sh. de anlattığı gibi avru-pada yayımlanmakta olan bazı gazeteler; Mithad Paşa mahkemesi hususu ile Said Paşa arasında irtibat kurup, suçlama yoluna gitmişler. Bundan dolayı Said Paşa mü­dafaasını yapma lüzumu duymuştur. Bu bakımdanda kendisine bir şey denilemez. Ancak; Said Paşa hz. leri, ha-tıratı'nın neşrini beklemeyip, önce Tanın gazetesinde bazı makaleler hatta meclis-i mezkürede bulunanlara aid rey ve imzalarını bile bile fotoğrafa aldırmış, suretlerimde neşrettirmiştir. O rey ve imza sahihlerinden biri ben oldu­ğum için mecburen bu hususda da hakikata müste nid bir açıklama yapmakda mecburiyet görüyorum. Bu gazete­lerdeki makalelerde Cennetmekân Sultan Abdülaziz hân'ın kaatilleri hakkındaki; temyiz mahkemesi ilâmına, dâir meclis-i vükelâ mazbatasının suret-i dere olunduktan sonra bunun Cümlesini tefsir ederek:
Kıbrıslı Mehmed Kâmil Paşa; cinayet mahkemesi hakkın­da Said Paşa'nın yazmış bulunduklarına cevap olarak şunları beyan etmekte: "Ben o zaman taşra'dan geleli çok olma­mıştı. Hadiseyle alakalı bilgilerim, gazetelerin verdiği bil­giyi hâviydi. Yalnız; cinayet fevkalâde mahkemesinin başlangıç döneminde Mahmud Paşa'nın önce saray-ı hü­mayuna takdim eylediği cariyenin vak'adan sonra saray­dan çıkıp Mahmud Paşa'nın hanesine avdetinde, Sultan Aziz'in öldürüldüğüne dâir malumat vermesiyle, Mahmud Paşa'nın bu malumatı huzur-u hümayuna arz eylemesi üzerine cinayet iddiasının takibata alınıp tahkikata giri­şilmesi emrolunduğundan gerekenin yapıldığını işitmiş-tim. Ancak şunu da ilâve etmeliyimki mahkemenin so­nuçlanmasından sonra bir akşam Said Paşa; Mahmud Ne­dim ve hariciye nazırı Asım Paşaları ve bir de ben acizi, saraya davet eylemişti.
Top