ihya.org

2. Meşrutiyet

İttihat ve Terakki Üzerine Düşünceler-1



Teşkilâtlanmış ilk Muhalefetin Kuruluşu ve Gelişmesi (1889...)
İmparatorluk Türkiye'sinde, ilk illegal ve teşkilâtlı muhalefet, 1889 yılında dört askeri tıbbiye öğrencisi tarafından kuruldu. Bu öğrencilerin isimleri, İbrahim Temo, Mehmet Reşit, Abdullah Cevdet ve İshak Sukutî idi. Bu dört öğrenci, gayesi, anayasa ve parlamentoyu yeniden getirmek olan İttihâd-ı Osmanî Cemiyeti'ni kurdu.

İttihâd-ı Osmanî Cemiyeti, kurulduktan sonra askerî ve sivil yüksekokul öğrencileri arasında taraftar kazanarak hızla büyüdü. Hâlbuki o yıllarda sultan 2. Abdülhamid, ülkesinin Hıristiyan teb'ası tarafından olmasa da, "Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu tarafından seviliyordu." (Zürcher, 2004: 130)Fakat 2. Abdülhamid idaresinin en büyük zaafı, kendi geliştirdiği ve hızla çoğalttığı modern eğitim kurumlarında okuyan öğrencilere ve buralardan mezun olan asker ve sivil bürokrasiye yani Osmanlı aydın zümresine, sadakat aşılayamamış olması, onlara, ulaşılacak bir hedef sunmada tamamıyla başarısız kalmasıydı. (Zurcher, 2004: 130)

İttihat ve Terakki Üzerine Düşünceler-2

2. Meşrutiyet'ten (23 Temmuz 1908) 31 Mart Vak'ası'na (13 Nisan 1909) Kadar İttihat ve Terakki
Meşrutiyet'in ilânından sonra Cemiyet'in adı, tekrar İttihat ve Terakki hâline getirildi. İttihat ve Terakki Cemiyeti Meşrutiyet'i ilân ettirmeyi başarmış; fakat Sultan 2. Abdülhamid'i azledecek güce erişememişti. Hükümeti de tam olarak kontrol edemiyordu. Çünkü meşrutî rejimde de olsa, başbakanı (sadrâzamı) padişah tayin ediyordu. Ayrıca yaş ve kıdem, Osmanlı Devleti'nde otoritenin çok önemli bir ön şartıydı ve çoğu yüzbaşı ve binbaşı veya küçük bürokrat olan, yaşları yirmilerin sonlarında ve otuzların başlarında olan İttihat ve Terakki'nin Jön Türklerinde ikisi de yoktu (Zürcher, 2004:141).

Cemiyet önce, Meşrutiyet'in ilânının hemen ertesi günü, 24 Temmuz 1908'de bütün cemiyetlerin dağıtılması yolundaki irade-i seniyyeye şiddetle karşı çıktı. Ve padişaha, Selânik'te Beyaz Kule etrafındaki bahçeyi genel merkez yapmak üzere hibe ettirip, bir çeşit meşrûiyet ve resmiyet kazandı. Kendisini "Cemiyet-i Mukaddes" olarak ilân edip, hükümete doğrudan emirler vermeye başladı. Bu arada teşkilâtlanmaya hız verdi. İmparatorluğun her yerinde hızla şubeleşti. Teşkilâtlar genel olarak asker-sivil bürokrasi, Müslüman tüccarlar, lonca başkanları ve toprak sahipleri ittifakına dayanıyordu.

Top