Mithat Paşanın Azli

Mithat Paşanın Azli

Midhat Paşa konağına gece yarısına doğru gittiğinden az sonra Saray'dan bir yaver gelmiş saraya davet edildiğini ha­ber vermiş ve refaketinde saraya gelmişler, Midhat Paşa, Pa­şa dâiresinin yanındaki kapıdan saraya girdiğinde Mabey, Feriki Eğinli Said Paşa bir manga süngülü askerle kendisini karşılayıp, buraya buyrunuz demek suretiyle Paşa dâiresini .gösterdi. Alt katta bîr odaya alındı ve kapıya da bir nöbetçi dikildi. Sadnazamlıktan azledildiniz diyen odaya yalnı başına giren Said Paşa idi. Mühr-i hümayunu veriniz. İşte vapur ha­zırdır! Derhal Osmanlı ülkesini terk etmeniz emredilmiştir. Demek suretiyle sözünü tamamladı.

Midhat Paşa; ben padişahın sadık bir bendesiyim, beni mahkemeye versinler suçum ortaya çıksın ne ise! Böyle yapmak çok fena te'sir uyandırır şeklinde saçma sapan söz­ler sarfına başladı. Vapurla kendi parasını kullanmadan Mi­dilli'ye gitmek yerine Napoli'ye sürülürken, o yazık millete, devlete yazık! "İnnâ lillâh ve innâ ileyhİ râciun" âyetini söylü-yor ve göz yaşlarını tutamıyordu. Bir kaç gün sonra Yeni-osmanlılar efradının bazıları da sorgularını müteakip başta Nâmık Kemâl Bey olduğu hal de Midilli Ada'sına sürüldüler. Makam-ı sadaret Şûra-yı Devlet Reisi Edhem Paşaya, dahili­ye nazırlığı Ahmed Cevdet, Adliye Edirne valisi Asım, sada­ret müsteşarlığı Halep valisi Hurşit, Şehremanâti Galip, Mec-lis-i mebusan riyaseti Ahmed Vefik Paşalara verilirken, ticaret nâzırlığıda Ohannes Efendiye verilirken diğer vükelâ ye­rinde ibka edildi.

Edhem Paşa, Sakızlı ve Rum asıllı olup, eski sadrazamlar­dan Hüsrev Paşanın kapdan-ı deryalığı döneminde Sakız is­yanının bastırıldığı sırada esir edilmiş ve Hüsrev Paşa kendi­sinde zekâ pırıltılarını sezmiş ve Avrupaya tahsile gönder­miştir. Meşhur Sağır Memduh Paşa'nın Esvat-ı Sudur adlı ha­tırat eserinde paşayı anlatan satırlar şöyle" Sultan Abdülme-cid devrinde mabeyn-i hümayun feriki (korgeneral) İdi. Sa­raydan ülkeye dafıada yararlı olmak için çıktı. Vezir oldu. Hâriciye vekilliğine de tâyin oldu. Abdülaziz Hân zamanında kendisine verilen nazırlıkları gayet güzel tedbirlerle ve nâ-muskâra ne bir anlayışla idare etti. Mahtû 2. Abdülhamid Hân'ın 3. sadrıazamıdır. (Memdufı Paşa bu hatıratını 1920'lerden sonra yazmıştır) Midhat Paşa azledilip, sürgüne gönderilince yerine tâyin olunmuştu. Bir defa sadrıazam ol­du. Bu görevden alındığında Viyana sefarethanesine gönde­rildi. Daha sonra İstanbul'a çağırılıp, dâhiliye vekilliği uhde­sine verildi. Edhem Paşa, ilim ve fen kollarında cidden bilgi sahibi bir zattı. Avrupa siyasetinin inceldiklerine vâkıf bir kimseydi İleri görüşlülük dediğimiz fera seti bütün mükem-melliğiyle ortadaydı. Sâhilhaneleri pek yakınımızda oldu­ğundan dolayı özel toplantılarından dinleyici olarak İstifade ederdim." Biz de kaydedelim ki, kardeşi Fener Patrikhane­sinde yüksek rütbeli bir ruhban olup, kisve-i katranisi üze­rinde olduğu halde, Ağabeyini zaman zaman ziyarete gelir­miş ve sadrıazam mahcubiyetinden biraz üzülürmüş, günün birinde kardeşine daha seyrek gel demek mecburiyetini hissetmiş .
Top