ihya.org

1. Abdülhamit

1. Abdülhamid'in Şeyhülislamları

21/temmuz/1774'de tahta geçen padişah, 1. Abdülhamid hân şeyhülislâmhkda Dürrizade Mustafa efendiyi bulmuştu. Bu görevi 3. defa yüklenmişti. Üç meşihatının yekünü 6 se­ne, 1 ay, 17 gün, tutar. 107. şeyhülislâm sadrıazam İvaz Mehmed Paşanın oğlu İbrahimefendi olup 9 ay, 29 gün sonra azledildiğinde, 28/temmuz/1775'e gelinmişti. 1 sene, 4 ay, 4 gün sonra, bırakacağı meşihata Topkapıh Sâlihzâde Camgöz Mehmed Emin efendi gelmiş, ayrıldığında târih, 1/ara-lık/1776'yı göstermekteydi. Vassafzâde Mehmed Es'adefen-di, eski şeyhülislâmlardan Abdullah Vassaf efendinin oğlu idi. 20/temmuz/1778'de görevi bıraktığında 1 yıl, 6 ay, 20 gün meşihatı sürmüştü. Ebu Ishakzâde Mehmed Şerif efendi 12/eyiül/1782'ye kadar süren ve istifaen ayrıldığı, 4 sene, 1 ay, 23 günde bâb-ı meşihatten ayrıldı.

Karahisarlı İbrahim efendi 19/mayıs/l 783'de 8 ay, 7 günlük hizmetden sonra vefatı hasebiyle vazifeyi bırakmış oldu. Dürrizade Mehmed Ataullah efendi; 31/mart/1785 tarihinde ayrıldığında, 112. şeyhülislâm olarak, 1 sene, 10 ay, 13 gün vazifede kalmıştı.

1. Abdülhamid'in Sadrazamları

1. Abdülhamid hân tahta çıktığında Damad Muhsinzâde Mehmed Paşa makam-ı sadarette idi. Babası eski sadrıazamlardan Muhsinzâde Abdullah paşanir oğlu idi. Bu sada­reti ikinci defa geldiğinden daha başarılı geçmişti. 11/ara-lık/1771'de geldiği vazifeden 4/ağustos/l 774'de ayrıldığın­da, yerine İzzet Mehmed Paşa geldi Fâtih'in sadrazamların­dan Rum Mehmed Paşa neslindendir. Bu zat bu sadaretinin birincisinde onbir ay kadar mührü muhafaza edebilmiştir. 6/temmuz/1775'de Yağhkçıeâde Derviş Mehmed Paşa, 1 se­ne 6 ay sürdürebilmiştir sadareti. Boşalan sadaret Darendeli Cebecizâde Mehmed Paşaya verilmiştir. Tarih, l/eylül/1778'i gösterdiğinde 1 yıl, 5 gün süren vazifesi sona ermişti. Yerine gelen Kalafat Mehmed Paşa, 1 1 ay, 20 gün sonra, mührü hü­mayunu iadeye mecbur oldu. Arabsuniu; Kara vezir Silahdar Seyyid Mehmed Paşa 1 buçuk yıl makamı sadarette kaldı.

1. Abdülhamid'in Çocukları

Padişah 1. Abdülhamid hân'ın Yılmaz Öztuna bey'e göre 28 evladı dünya'ya gelmiş bunların 17'si kız, 11 'i erkektir. Alderson'un 14 kız olduğunu tesbit ettiğini söyleyen Çağatay Üluçay'in biz, 1 1 tane tesbit ettik demesi bizleri yine hanım-lardaki metoda mecbur kılacaktir. Önce müttefik olanları dercedelim. Yılmaz Öztuna bey'in araştırmasını esas alarak bahse konu 28 çocuğun çokça kısmı pek küçük yaşlarda vefat etmişlerdir, umumiyetle çiçek hastalığının telefata se-beb olduğunu da zikredelim. 1- Şehzade Abdullah ölü doğ­du, d. t: 1/1/1776 medfeni Yenicami T. 2- Hadice Sultan 9 aylıkken öldü. med. Yeni Cami T. 3- Şehzade Mehmed dört-buçuk yaşında öldü. Hamidiye türbesinde. Emirgân'da bulu­nan Şehzade Mehmed Câmiİ'ni babası yaptırdı. 4- Şehzade Ahmed, 2 yaşında öldü. Hamidiye T. 5- Ayşe sultan, 45 gün­lükken öldü. Yeni camii T. 6- Şehzade Abdurrahman ölü doğdu. Yeni Camii T. 7- Melek Şah sultan bir yıl yaşadı 8-Şehzâde Süleyman 7 yaşında öldü. Hamidiye T. 9- Şehzade Ahmed 1 yaşında vefat Yenicâmii T. 10- "Abdülaziz ölü doğ­du. Yenicâmii T. 11- "Mustafa (sonradan 4. Mustafa adıyla padişah oldu) 29 yaşında idam olundu. 12- Rabia Sultan 3 ay yaşadı. Hamidiye T.

1. Abdülhamid'in Hanımları

Çağatay Ciluçay tarafından kaleme alınmış, TTK. ca ya­yımlanmış bulunan "Padişahların Kadınları ve Kızları" adlı eserde yakaladığımız malumatta 1. Abdülhamid hân'ın onbir hanımı olduğu Yılmaz Öztuna bey onbeş hanımı olduğunu söylemekte. Buna göre yapmamız gereken, iki yazar arasın­da ittifak olunmayanları sonunda yazalım.

1- Ayşe Sineperver padişahın 4. kadınıydı. 1193/1779'da sonradan padişah olacak 4. Mustafa'yı dünya'ya getirdi. Üç yıl sonra Esma Sultan doğmuştu. 3. Selim'İn Kabakçı Mustafa isyanında tahtı bırakması üzerine 4. Mustafa'nın annesi olarak Valide Sultanlığı, oğlunun taht'tan indirilmesi ile son buldu. Alem­dar Mustafa paşaya kafa tutması ile de meşhurdur. Oğlunun katli üzerine ortalıktan çekildi. Gözleri kör oldu. 1244/1828'de vefat eyledi. Eyüb'de defnolundu. Üsküdar ve Karagümrük'de çeşme yaptırmıştır.

2- Binnaz Kadın Abdülhamid hân'ın eşlerindendir. Şehzadeliğinde evlenmiş olduklarındandir. 1238/1823'de vefat et­miştir. Vasiyetnamesi pek calibi dikkattir. Kocasını vekil et­tikten sonra cariyeleri azad olunacak, iskat selâtına (namaz), kefaret orucuna, fıkaranın teçhiz ve tekfinine ve mezar taşına para vakf etmiştir.

1200 - 1786 Padişah 1. Abdülhamid'in Sulha Eğilimi

Rus savaşını devam ettirmek savaşın sürmesi ile alakalı olmayıp sulh döneminin dahi, bir harp gibi geçtiği pek nâdir rastlanan devirdi. Padişah bu savaşın bitmesini arzusunda savaşmak karşıtı olmaktan değil, ordumuzun zaferyâb ola­cağına çok fazla itikat sahibi olmamaktan kaynaklandığını kabul etmek gerekir. Nitekim yapılmış olan Kaynarca antlaş­masında yer alan ağırca maddeler, bunun ispatını yapmış olur. Bu antlaşmanın pek ağır maddelerinden, bazılarını say­famıza alalım ve düştüğümüz şartlan hatırlatmaya çalışalım: Osmanlı devletinin, kuruluşundan Kaynarca antlaşmasının imzalandığı târihe kadar devletimiz hiç böyle ağır bir hasara maruz kalmamış­tır. Hasarın en birinci geleni; Kırım hâniığıyla Kuban ve Bu­cak Tatarlarının, Osmanlı devletiyle, olan irtibatları üstüne gelen, istiklâliyet adı, altındaki maddeyi tasdik zorunda kal­mış olmamızdır.

Batı Avrupanın Rusya'ya Bakışı

Ruslar; çok geçmeden Osmanlı devletinden, Eflâk'la Boğdan'dan alacağı bir hayli para tutan cizye, rikâbiye gibi ver­gilerinin tahsilinden vaz geçmesini istemişlerdi. Sadrıazam bu isteği yerine getirince, Avrupanin batı yakası devletleri Rusya'nın haddini aşmağa başladığını, Deli Petro'nun vasi­yeti mucibince yaptıkları, sadece Osmanlı devletine müte­veccih olmayıp, sıcak denizlere çıkmayı hedeflemiş Rus­ya'nın kendilerini bir gün sarsmaya başlayacağını anladıkları gibi, aslında Osmanlı devletini Ruslar ile her kapışmasında kendilerinin biraz rahatlaması Osmanlı sayesinde gerçekleş­mekteydi. Doğrusu Osmanlı devleti bölgenin devleti olarak Rus yayılmacılığının Avrupayı yutma hedefini belkide farkın­da olmadan geciktiriyordu. Galiba bunu öncelikle anlayan Fransa ve onun 16. Lui namlı kralı olmuştu. Batı avrupa si­yasi mahafilinde tesbitlerini dile getirmiş ve Rusya'nın dolay-sıyia Katerina'nın tatlı rüyalarına karabasanı musallat etmek için, bir ittifak teşkiline prensipte karar aldılar.

Fransızların Ruslara Yaklaşması

Ruslar önceleri İngiltere ve Prusya ile beraberken, Fransız-iari Rusya'ya yaklaşır görmeye başlamıştık. İngilizler bunu gördüklerinde bir çekiliş yaparak Rusya'ya mesafeli davran­ma yöntemine geçdiler. Tabii Prusya'da, Rus-Avusturya gizli antlaşmasına muttali olduğunda Rusların uzağına geçmeği tercih etti. Bu arada devlet-i âliye reis'ül küttebı Mehmed Hayri efendi, Rusya'nın İstanbul b. elçisiyle görüşmeğe baş­ladı. İlk toplantı yapıldığında elçi Yenikale komutanından gel­miş bir mektubu ibraz eyledi. Mehmed Giray adlı biri sekiz-dokuz ay önce Soğuca ve Anapa'ya gidip yanındaki beş kıta ticari gemi ile sadrazam neferi olarak, Nogay tatarlar! vesa-ireden Akkirman ve Bucağ'a geçmek isteyenleri nakletmeğe Osmanlı devleti tarafından vazifelendirüdiği, kendisi bütü~î kabileler üzerine başbuğ olup, Kabartayı dahi bir tarafa celp için sadrazam, çukadarını o tarafa göndereceğini ve Soyucak muhafızı Ali bey, oralara gelip, yine döneceğini ve o havalinin, kendisine vazife olarak verildiğini beyan etti. Şeklin­de sözler söylediğini bildirdi ve elçi, işin aslı olup olmadığını, Reis efendiden öğrenmek istediğini beyan eyledi.

Kırım'ın Derdi

Günümüzde yaşamakta olan insanlar; (2000'ler) görmektelerki, dünyada devletler arasında ara sıra kaşındığında bü­yük ihtilatlara sebeb verebilecek meseleler vardır.

Arab âleminde İsrâil-Füistin meselesi (bizde Filistin taraf­tarıyız. M. H), ülkemiz Türkiye ile Yunanistan arasında başta Kıbrıs meselesi, olmak üzere, kıta sahanlığı, Batı Trakya Türkleri, hava koridoru, adalarla ilgili ihtilaflar, Hindistan-Pakistan arasında Keşmir meselesi zikredilebilir. İşte Kırım me­selesi o zamanlar Osmanlı-Rusyay'la ilgili soğukluğun, kanlı savaşların bir önemli sâikini teşkil ettiğini, 1. Abdülhamid dönemini tetkik ederken daha fazlaca hissedebiliyoruz.

Bunun sebeblerinden birisi, Deli Petro vasiyetini uygulama tatbikatına girişmiş olan Katerİna'nın azmi idi. Bizim artık çapdan düşmeye başlamış olduğumuz devire rastgelen Kı­rım, kendi içindeki, kararsızlık, münaferat, tercih çokluğu, din-i ve milli düşman Rusların, sahte bağımsızlık vaadlerine islâmi ölçüleri kullanmak suretiyle teşhis koymamaları sık­ça, Osmanlı-Rus çatışmasına zemin ve sebeb hazırladılar.

Zend Kerim ve Katerina Uyuşması

Rus gemilerinin, Osmanlı limanlarında tutuklanması habe­ri Katerina'nın kulağına gittiğinde İran'ı yönetmekde olan Zend Kerim hân'a işbu imparatoriçe Katerina'dan bir haber gitti "Ben, Rumeli üzerinden, sen ki Zend Kerim hân Anadolu üzerinden Osmaniyan ülkesine dalalımda ona zararlar vere­lim" diyerek devleti âliye'ye savaş açmayı göze aldılar. Ne var ki padişahın, millet-i Osmaniyan'ın, şansı bu ittifakdan, bir zarar görmemesi olmuştur.

Eflak ve Boğdan Kurgusu

Rusya; Eflak ve Boğdan üzerinde öyle sistematik tarzda yürütmekteydi ki, meydana gelen karışıklıkları önleyemeyen yerel yönetimin, değiştirilmesini teklif dâhi edemez hâle ge­tirmiş bulunan Kaynarca antlaşmasının seyyiatı idi, Rus­ya'nın ekmeğine yağ süren. Ayrıca bahse konu antlaşmanın Tuna kıyılarındaki imtiyazlı Rus ticaret gemileri, büyük bir serbestiyet içinde dolaşarak zenginleşmeleri bölge ahalisne pek giran gelmekteydi. Bu sırada yine harb emareleri, kendi­ni göstermeğe başladığından, Osmanlı limanlarında bulunan bütün Rus ticaret gemilerini tevkif etmek aklına geldi, devle­tin.

Kaynarca Antlaşmasındaki Yanlışlık

Bahse konu antlaşmanın; Kırım ile alakalı maddesinin sosyalite bakımından bir gerçekçiliğe dayanmadığı rahatça tesbit edilebilir meydana çıkan ihtilaflar yüzünden. Bu ant­laşma icabına göre azil ve nasbin Tatar halkın tercihine bira kılması, bu ahalinin mizacına uygun düşmediğinden fırkalara bölünmelerini getirdi. Bu bölünmelerin, tercih farkından kay­naklandığını ileriye sürmek zaittir. Burada sürüp giden bu te­lakki farkı Rusya ile Osmanlı arasında soğuk savaşlara ge­beydi ve bu soğuk savaşın ortaya koyacağı yavru bir sıcak harp olabilşirmiydi? Bu sorunun cevabını aramaya koyul­mak için iki devlet arasında müzakere cihetine gidilmesi kararlaştırıldı.

Şark'taki Sıkıntı

Akkâ bölgesinde isyanını devam ettiren meşhur Şeyh Tâhir'in terbiyesi ve cezalandırılması işini Kapdan-ı Derya üstü­ne yükleyen devleti âliye, Şam valisi, Sayda eyalet valisi, Kudüs mutasarrıfı paşalarla Şam sahilleri muhafızlığına nasb edilen, Cezzar Ahmed paşaca da selâhiyet ve emir vermişti. Akkâ kalesi içinde bulunan şeyh Tâhir donanmanın sahilden bombardıman yapmasına mukabele etmek için emrinde bu­lunan mağribî denen askere toplarıyla ateş emri vermesine rağmen, bu mağribiler biz Osmanlı devletine ateş açmayız çünkü; biz Osmanlı askeriyiz, dernek suretiyle verilen emri uygulamaktan sarfı nazar eylediler vaziyetin geldiği nâzik durumu hisseden, Şeyh Tâhir'in, atına binip kale kapısından kaçtığı sırada mağribilerden, çok nişancı biri attığı tek kur­şunla, bu asiyi bir daha kalkmamacasına yere serdi.

Sultan 1. Abdülhamit Han'ın Hayatı

Soralım ve cevaplayalım, kimdir 1. Abdülhamid?

Bu zat Osmanlı padişahlarının yirmiyedinci padişahı olup, baba­sı 3. Ahmed han'dır. Vâlide-i muhteremleri ise, Şermi Ka­dındır. Doğum tarihi, 1137/1725'dir. Elli yaşında olduğu hal­de, 1187/1773 senesinde tahta çıktı. Böylece milâdi sene hesabıyla yaparsak, padişah kırk sekiz yaşında olmak duru­mundadır. Kaynarca antlaşmasının gözyaşlarını akıtarak tas­dik etme mecburiyeti kendilerine pek girân gelmiştir. Hassas bir insan olup, merhamet hislerinin, vatanperverlikle içice yüreğinde yer tutmuş nâdir insanlardandı ve Kaynarca ant­laşmasının tahmil eylediklerini izâle etmek, en azından hafif­letmek gayreti, Rus ve Avusturya menfaat birliği sebebi ile yarardan ziyade, daha büyük kayıplara düçar olmamız neticesini getirmiştir.

Sultan 1. Abdülhamit Han

Babası: Sultan III. Ahmed Han

Annesi: Râbia Şernî Sultan

Doğum Tarihi: 1725

Vefat Tarihi: 1789

Saltanat Müd.: 1774-1789

Türbesi: İstanbul Eminönü Bahçekapı'da.

1. Abdülhamid Han

Padişahlık Sırası 27

Saltanatı 15 Yıl
İslâm Halifelik Sırası 92
Cülûsu 21 Ocak 1774
Babası Sultan III. Ahmed Hân
Annesi Rabia Şermi Sultan
Doğumu 20 Mart 1725
Vefâtı 7 Nisan 1789
Kabri İstanbul Sirkeci Birinci Abdulhamid Hân Türbesindedir

Osmanlı padişahlarının yirmi yedincisi ve İslâm halifelerinin doksan ikincisi. Sultan Üçüncü Ahmed'in oğludur. Annesi Râbia Hâtun'dur. 20 Mart 1725 günü Topkapı Sarayında (saray-ı Cedid) doğmuş ve Ocak 1774 târihinde ağabeyi Sultan Üçüncü Mustafa'dan sonra padişah olmuştur.

Birinci Abdülhamid Han, tahta çıktığı zaman devlet buhran içerisindeydi. Tahta çıkışından evvel başlamış olan Rus Harbi devam ediyor ve birçok eyalette de isyanlar başgöstermiş bulunuyordu. Mali sıkıntı da mevcuttu. Birinci Abdülhamid Han bu güçlükleri başarıyla yenecek kudrette bir padişahtı. Saltanatı müddetce bu zorluklarla mücadele etti. İyi niyetli, dindar, gayretli bir insandı. Rus Harbine devam kararı verdi.

Top